KIŞ AYLARININ VAZGEÇİLMEZİ : KESTANE


Bugünkü yazımda size nostaljik bir hava ile birlikte geçmişi hissettiriyor olacağım. Sobalı evlerde büyüyen çocukların unutulmazı olan Kestane kebabın kokusu burnunuzda tüttüyse gelin bir de tarihine bakalım.

 Kestanenin birden fazla biçimde tüketilme seçeneği vardır. Kimi sobada kebap olarak sever kimi haşlanmasını sever kimi ise şekerine bayılır. Tabi ki sadece tüketilmesine odaklanmamak lazım bir sürü kullanım alanı vardır. Saç boyalarına rengini verir, ağacından yapılan keresteler oldukça sağlam ve suya dayanıklıdır, kestane ağaçlarından fıçı bile yapılmaktadır. Ama bizim alanımız mutfak ve yemek olduğu için o alana göz atalım

Kestanenin ilk defa Lidya uygarlığında çıktığı ve bu sebepten ötürü “Lidya elması” adını aldığı bilinmektedir. Kestane geçmişte çok değerli bir üründü. Çünkü yüksek nişasta oranına sahip olduğundan buğday kadar tercih edilen bir tohumdu. Bu nedenle Batı Anadolu’da koloniler kuran Yunan uygarlıklarının en önemli yiyeceklerinden biriydi. Yunanlılar daha önce kestaneyi Anadolu’dan Yunanistan’a taşımayı, yetiştirmeyi denediler fakat başarılı olamadılar. Bilindiği üzere kestane ağacı narin bir ağaçtır, her toprağı sevmez. Buna karşılık Yunanlıların çabaları henüz bitmemişti. Teselya Yarımadası’nda Kastania bölgesi üzerinde kestane yetiştirmeyi denediler ve başarılı oldular. Kestane böylelikle Avrupa yolculuğuna çıkmış oldu. Romalılar kestaneyi Kastania bölgesinden aldıkları için, o zamana kadar Lidya elması diye bilinen ürüne “Kastania” demeye başladılar. Böylelikle Avrupa’nın göbeğine kestaneyi taşımış oldular. O günden sonra Lidya elması Kastania, Türkçe söylenildiği üzere kestane adını aldı.


Kestanenin faydalarına gelecek olduğumuz zaman: Omega 3 ve Omega 6 yağlarını içerisinde bulunduran kestane; öğrenme ve hafıza üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu gibi kestanenin Alzheimer hastalığına da iyi geldiği bilinmektedir. Antik çağın ünlü hekimlerinden Galen ve tarihin en eski eczacısı Dioscorides, Kestanenin çok faydalı bir besin olduğunu, ayrıca köpek ısırığına ve dizanteriye karşı etkili olduğunu belirtmişlerdir. Kestane, nişasta açısından çok zengin olmasının yanında mineral bakımından da diğer meyvelere ve tohumlara göre daha zengin bir özelliktedir. Kestanenin günümüzde en çok bilinmeyen özelliği ise C vitamini içerdiğidir. Fındık türü meyveler arasından da önemli miktarda C vitamini içeren tek meyve kestanedir.

Bugün kestanenin kullanım türlerine, tarihçesine ve faydalarına değindik. Benim için yazması çok keyifli bir yazı oldu. Umarım sizin için de okuması bir hayli öyledir. Bu yazımı okuyarak bana destek verdiğiniz için teşekkürler eder ve son olarak; okuyan herkese özlenen kestane kokulu sıcacık bir odadaymış gibi keyifli, nostaljik ve huzurlu bir gün dilerim.

Yorumlar